Cuma

fasfasf

7
Mart
2013
6 Yorum
Her Telden
440 Okunma
Ortalık sakinleşti, bir iki kelam etmek istedim ben de Mehmet Ali Birand hakkında.
Her kesimden seveni ve sevmeyeni olan Birand bize hayatın nasıl olduğunu bir daha göstermiş oldu. Bugün varsın yarın yoksun. Yıllardır her gün tv de 1 saat boyunca gördüğümüz adam. En son da geçenlerde gördük, artık dünyada yok. Artık olmayacakta.
Bazı ölümlerde gizli bir anahtar vardır, bazı gerçekleri birdenbire ta dibine kadar açıverir, insanların içlerindeki gizli tarafı bize gösteriverir. Sonra o ölüm, her zamanki basmakalıp biçimine döner; dürüp bükülen bir söz olur, alışkanlığın etkisiyle yıpranarak gene ortalarda dolaş
ır durur.
Öyle bir ölümdü Mehmet Ali Birand’ınki. Ölümüyle de yeni insan turnusollerinden oldu. Tüm insanımsı kişilikleri görmemizi sağladı.
Şu iki gündür sosyal medyada yazılan yorumları görünce bırakın Türklüğü falan, insanlığımdan utandım, bunları yazanlarla aynı türdenim diye.
Tamam, elbette sevmeme hakkı var. Ama unutmalı ki bizim bir aidiyetimiz vardır örf adetlerine, bu aslında temelinde saygıyı barındırır. Hele ki söz konusu bir ölüms

Ölüm haberinin ardından hakkında o kadar fütursuzca ve insanlığa yakışmayacak biçimde yorumlar yapıldı ki.. Sevilmeye bilir, izlenmeye bilir, politik görüşlerinden nefret edilebilir, çizgisi görüşleri beğenilmeye bilir ama bu adam öldü ve bir ailesi var şu an yas tutan. Ölüme sevinmek nedir ?
Amaa arkasından o kadar atıp tutan bu insanımsılara sorsan kendileri birer entelektüel, birer siyasi doktrin uzmanıdırlar.
Adam gazetecilik yapmış, yani mesleğini. Hataları olmuş, pişmanlık duymuş ya da pişman bile olmadıkları vardır. Fakat bir haberci olarak görevini yapmış; düşüncelerini söylemiştir. Bu düşünceler yanlış veya doğru olabilir. Şimdi arkasından atıp tutanlara ‘düşünce ve fikirlere saygı’ gibi bir şeyi buradan anlatmak imkansızın ötesinde.
Son olarak sosyal platformlarda gördüğü bir kaç insanlık dışı fotoğrafı ve yorumu okuyup paylaş butonuna basarak kendini milliyetçi sananlar ! Bu adam  “ Türkiye için ne yapmıştı? “ derseniz, kara cehaletiniz ortaya çıkar haberiniz olsun. Ben aklıma gelenleri söyleyeyim nohutlarınızda yer etsin ;
Bu adam 12 mart belgeselini yapmıştır. Hem de öyle şimdiki gibi askeri vesayetin olmadığı bir dönemde değil, askeri vesayetin en güçlü olduğu yıllarda yapmıştır.
Bu adam Demirkırat diye bir belgesel yapmıştır. Yine askeri vesayetin güçlü olduğu 90′ların başında demokrasinin gücünü savunmuş, bir başbakanın asılması utancıyla türk halkını yüzleştirmiştir.
Bu adam kürt sorununun daha başladığı, herkesin panik halinde pkk neymiş dediği yıllarda bu sorun silahla çözülemeyecek bir sorundur diyecek cesareti göstermiştir.
Bu adam kürt dediği için yargılanmış, andıçlanmıştır.
Ha bir de kendine sor ‘peki ben ne yaptım bu ülke için?’ diye.

NOT :  Burada bir insanı iyi gösterme çabası yoktur. Sizlerinde gördüğünüz vaziyetlerden bahsettim.. Herkesin de sevmek zorunda olmadığının farkındayım ve saygı duyarım. Fakat asıl mesele sevip sevmeme olayı değildir, umarım kendimi anlatabilmişimdir.
Sponsor
Sponsor
Sponsor
Sponsor
Twitter'da Takip Edin !
- am-pm ayarım karıştı iyice.